Mutlu Prens "Ege"

24 Ekim 2010...
Ankara Devlet Opera ve Balesi...
Leyla Gencer Sahnesi...
Mutlu Prens -Hüseyin Çebi- -Müzikal Öykü-...



Nurturia'nın İstanbullu annelerinin organizasyon yazışmaları heveslendirdi beni de. Bir tür deli cesareti ile alıverdim biletleri. Benim açımdan çok ama çok güzeldi.
Önce biraz Ege'nin genel halinden bahsetmek lazım. Ege biraz ürkek bir çocuktur. Korkaklık sınırlarını zorlayacak kadar diyelim. Ses konusunda çok duyarlıdır. Arabada fan bile çalıştıramayız o kadar ki. Çabuk sıkılır. Kalabalık sevmez çok fazla. Mızırdanmaya başladı mı kolay ikna olmaz. Hele ki, o sabah kuzen ve dayı bize gelmiş, onları bırakıp çıkmamızdan ötürü biraz huysuzlandı.
Daha salonun girişinde bir okul grubunu görünce girmeyelim demeye başladı ama çizgi film karakterlerinin dev kartonları, yedi cücelerin heykelleri falan derken içeri girdik. İlk oyunumuzun posterinden ve broşüründen edinip, yerimize oturduk.Tam orta kapının yanından yer almışım. İlk perdenin sonlarına kadar kucağımda oturmak istedi. Önceleri yerimiz dezavantaj oldu ama 2. perde de işler değişti.
Bizden başka da 2 yaşına yakın olan çocuklar ve hatta bizden küçük kucakta olanlar da vardı birkaç tane :))
Etrafa bakınırken, gong da çalınca şaşırdı iyice.Salonun yarısı doluydu sadece :(
Öyle güzel bir oyun... Bu kadar büyük emek... Herkes ama herkes bu güzel anıyı çocuğuyla paylaşmalı dedim. Minikleri bundan mahrum etmeye hakkımız yok. Kendimizi de :)
Size bir de sır vereyim, ben bol bol ağladım. Hem oğlumla böyle güzel bir anıyı paylaşıyor olmaktan, hem de başrol oyuncusu Burcu Soysev'in sesi insanın iliklerine işlediğinden :)
Salonun ışıkları kapanır kapanmaz, o vacur vucur ses bir anda sessizliğe dönüştü. Herhalde büyüklerin temsillerinde sessizliği sağlamak bu kadar kolay olamaz :)
Ege şarkı söylemeyi, dinlemeyi ve dans etmeyi çok sevdiğinden, gittiğimiz "Mutlu Prens" müzikal bir öykü olduğundan, çok ilgisini çekti ama her şarkının bitişinde olanca sesiyle "yok" diye bağırdı.
İlk perde boyunca yanımızdaki kapı açılıp kapandıkça, önündeki perdenin altından ışığı gördükçe "idil" demek suretiyle eve gitmek istediğini belirtti kendisi ama "Bak abla şarkı söyleyecek şimdi" diyince hemen dikkatini yine sahneye çevirdi. Oyunun konusundan pek bir şey anladığını sanmıyorum ama o sesleri, renk cümbüşünü, ortamın enerjisini tatmış olması, genel olarak güzel vakit geçirmiş olması, beni amacıma ulaştırmış oldu.
Esas güzellik 2.perdenin başında oldu. Temsilde oynayan çocuklar ellerinde sepetlerle tam da bizim oturduğumuz yerin yanındaki kapıdan içeriye girip çocuklara şeker dağıtmaya başladılar. Benim kısmetli oğluma da 3 tane düştü. Alamayanlarla paylaştık. Oyunun sonunda yine kapımızdan -kapı bizim oldu- iki güzel melek girip, başrol oyuncularını da alıp, önümüzden çıkıp gittiler. Bir ara bütün salondaki çoculara horoz taklidi yaptırdılar. Bütün bunlar ilgimizi ayakta tutmaya yetti.
Alkışlar ve oyun sonunda daha büyük çocukların anlayabileceği "anafikir" çıkarımı bölümlerine pek katılamadık ama beklediğimden çok daha güzel bir sabah geçirdik.
Salonun genel havasından bahsedecek olursak; elbette ilk andaki sessizlik oyun boyunca devam etmedi. Yüksek sesle annesine açıklama soranlar, sonlara doğru sıkılıp ağlayanlar, yerinde oturmakta güçlük çeken kıpırlar... Benim penceremden hepsi çok tatlıydı.
Kimse denemekten çekinmesin ne olur... Belki sizin deneyiminiz de bizimki gibi beklediğinizden güzel geçer.
Fırsat buldukça dolduralım salonları. Hem o büyük kadroların emekleri yerini bulsun, hem de çocuklar bu güzellikleri görerek, duyarak, hissederek büyüsün...
Oyunun muhteşem şarkıları, şarkıların muazzam sözleri, sanatçıların seslerinin büyüsü, kostümlerin detayları...
Hepsinin tadı damağımda kaldı. Ege mi? Büyüyünce soracağız onu da kendisine :)

Not: Oyunun posteri www.dobgm.gov.tr adresinden alınmıştır. Son fotoğraf bugün Arkadaş Kitabevinde çekildi.Bebekliğinden beri peluşları sevmeyen Ege, aldı kitabı raftan, gidip Winnie'nin kucağına oturdu ve okumaya başladı. :)

4 yorum:

anneyazar dedi ki...

Kesin biz de gidiyoruz o zaman:)

hazel dedi ki...

burada olursak, sizinle tekrar gelmekten mutluluk duyarız. :)

Unknown dedi ki...

Yazdığınız bu güzel yazıyı tesadüfen gördüm, çok mutlu oldum, pek çok teşekkür ederim, güzel bir sabah yaşatabildiysek size ne mutlu bizlere... Sevgilerimle, Ege'yi de çok öperim!

Burcu Soysev

Adsız dedi ki...

çok özendim...ben hala böyle biş, denemedim..salı günü okulumuza mehtap ar tiyatrosu geliyor..ben de şansımı deneyeceğim...

Yorum Gönder


up